HOŞGELDİNİZ!! - KEDİLER HAKKINDA...
   
  Ana Sayfa
  İletişim
  Ziyaretçi defteri
  KEDİLER HAKKINDA...

  Arkadaşlar, kedileri diğer hayvanlardan ayıran temel özellikler nelerdir, hiç düşündünüz mü? Bu yazımda buna değinmek istedim nedense.

Doğada 35 çeşit vahşi kedi türü vardır. Bunlardan 7 tanesi, yani aslan, kaplan, jaguar, çita  ve 3 farklı leopar, "büyük kediler" denilen gruptadır. Geri kalan 28 çeşitse "küçük kediler"i kapsar. Bizim minnoşlar, yani Felis sylvestris catus yaklaşık 4000 yıl önce Afrika vahşi kedisinin Mısırlılar tarafından çoook uzun bir süreçte evcilleştirilmesi sonucu ortaya çıkmışlar; bilmiyorum, bence iyi de çıkmışlar yani evcil kediler şu an bütün kıtalarda bulunurlar. 



Vahşi kedilerse Antartika, Avustralya ve Madagasgar hariç dünyanın her yerinde bulunabilirler.
Kedilerin uzun, kaslı, esnek vücutları ve yuvarlak kafaları vardır. Kuyruk boyu değişik uzunluklardadır. Bacaklar da aynı şekilde uzun ya da kısa olabilir. 

Kedilerin ön ayaklarında 5, arka ayaklarındaysa 4 tane parmakları vardır. Her parmakta tırnak bulunur. Kediler istedikleri zaman pençelerindeki tırnakları çıkarabilir, istediklerinde de geri çekebilirler. Patilerindeki yumuşak bölgeler hariç (hani yürüdüklerinde iz bırakan yerler), kedinin tüm ayakları tüyle kaplıdır. Bu, kedinin sessiz bir şekilde avlanabilmesini sağlar. 

Kedilerin koku, duyma ve görme duyuları oldukça keskindir. Ayrıca ayaklarındaki, ağız kenarlarındaki ve gözlerinin üstündeki bıyıklar, kedilerin hareket etmesine ve geceleri avlanabilmesine yardımcı olur.

Boyutlar dışında 'küçük kedi' ve 'büyük kedi' türleri arasındaki en büyük fark, çıkardıkları seslerdir. Büyük kediler boğaz, dil ve ağızlarındaki farklı yapılardan dolayı kükreyebilirler ama purr'layamazlar (hani kediler mutlu olduklarında karınlarından bir yerlerden bir ses çıkarırlar ya, işte ona purr deniyor). Buna 2 istisna ‘Clouded Leopar’ ve ‘Snow Leopar’ denilen 2 büyük kedi türüdür; bu kediler kükreyemezler, ama küçük kediler gibi purr'larlar.

Kediler etçil hayvanlardır; yani köpekler ya da ineklerin aksine, kedilerin temel besin maddesi et olmalıdır (Köpekler bizler gibi omnivore yani hem etçil hem de otçuldurlar. İneklerse otçul hayvanlardır). Etçil olmasının altında yatan şey, kedinin sağlıklı yaşayabilmesi için gerekli bazı besin maddelerinin sadece ette bulunması ve kedilerin bu gerekli maddeleri bitkilerden karşılayamamaları ya da kendi vücutlarında üretememeleridir. Etçil olmalarından dolayı kedilerin güçlü çene yapıları ve ağızlarında 30 keskin dişleri vardır. 

Kediler, sürüngen, kuş ve balık da dahil olmak üzere, kendilerinden daha güçsüz tüm hayvanları avlayabilirler. (Leopar, aslan gibi büyük kedilerse daha büyük hayvanları avlarlar). Kedilerin avlarını sessizce takip edebilme, avlarının üzerine aniden atlayabilme ve avlarını yakalayabilmek için hızlı koşabilme özellikleri vardır.  Bazı tür kediler iyi yüzücüdürler ve suda bolca vakit geçirirler. Bazı kediler de iyi tırmanıcıdırlar.  

Kedilerin çoğunluğu asosyal hayvanlardır, yani tek başlarına yaşarlar. Azınlık diğer kedilerse, çiftler ya da gruplar halinde yaşarlar.
 
Örnek: aslanlar.
Kediler, genellikle senede 1 ya da 2 kez yavrularlar. (Bazı büyük kediler sadece 2-3 senede bir yavrularlar). Hamilelik süresi 2 ve 4 ay arasıdır. Bir batımda doğan yavru sayısı 1 ve 6 arasında değişir. Yeni dogan bebekler göremezler ve yaşayabilmek için tamamıyle annelerine bağımlıdırlar. Yavrular kendi başlarına avlanmayı öğrenene kadar annenin yanında kalırlar. Bunlar vahşi ya da evcil, büyük ya da küçük, tüm kedilerin ortak özellikleri. 

Gelelim fasulyenin piyazına, yani bizim minnoşlara.
Evcil kediler :

1) Her ne kadar evcilleştirilmiş olsalar da hala hayvandırlar ve hayvansal içgüdüleri vardır. Mesela avlanma, kimi kedide daha çok belirgin olsa da (özellikle dışarıda yaşayan kedilerde), hiç bir evcil kedide yokolmuş bir içgüdü değildir. En basidinden oyuncak fare, gazoz kapağı, en kirli çorabınızın top yapılmış hali ve hareket halindeki el ve ayaklarınız peşinde koşturmaca, atlamaca, zıplamaca, ısırmacalar her ne kadar oyun gibi gözükse de, avlanma içgüdüsünün yerine getirilmesidir aslında.
 
Oynayan, zıplayan, ısıran kedi normaldir. Dolayısıyla elinize ayağınıza zıplayan/ısıran kediye kızmanız anlamsızdır. Yapmanız gereken, hayvanın içgüdüsünü yerine getirmesine izin vermek, ama bunu eliniz ayaklarınız yerine kediyi kedi oyuncakları ya da çoraplarınız (ben temizini tercih ederim, onlar pis olanı tercih ediyorlar. Orta piste anlaşalım gelin) gibi daha onaylanabilir şeylere kanalize ederek yapmanızdır. 

2) Kedilerin patilerinde, ağızlarının kenarlarında ve popolarında bizlerin duyamadığı kokular salgılayan bezler vardır. Bu kokularla kediler birbirlerini, bizleri, diğer canlıları tanırlar ve kendi bölgelerini çizerler. Bir kedinin size adeta zorla kendini sevdirmeye çalışmasının, yanaklarını ellerinize, bacaklarınıza sürmeye çalışarak- ya da kuyrukları havadayken size popodan popodan sürtünmesinin sebebi, bu kokularla sizi işaretleyip sahiplenmeye çalışmalarıdır. 

Aynı şekilde  kediler bir yeri tırmıkladıkları zaman hem tırnaklarındaki dış tabakayı atarak tırnaklarının uzamasına yardımcı olurlar, hem de patilerindeki koku bezleri sayesinde tırmıkladıkları yeri işaretleyerek kendi bölgelerini çizerler. Tırmalayan kedi normal kedidir.
 
Eğer istenmeyen bir yer tırmıklanıyorsa yapılması gereken, kediye rahatça tırmıklayabileceği bir şeyler sağlamaktır. Kedi ne kadar 'terbiye' edilmiş bile olsa bu konuda, yine de kedidir ve sizin çok değerli koltuğunuzun fiyatından bihaber, canı uygun gördüğünde o çok değerli koltuğunuzu tırmalayacaktır. Koltuğunun, halısının bir kediden daha değerli olduğunu düşünenlere kedi almamalarını tavsiye ederim.

3) Bazı kediler bağımsızdırlar; tek başlarına gezip tozmayı daha çok severler. Bu tipler ayrıyeten epey meraklı olurlar. Kafalarını ve burunlarını sokmadık delik kalmaz. Bazen evin içinde bile kaybolurlar; evin içinin ve dışının altını üstüne getirir, tam çaresizlikten ağlamaya başladığınız esnada onları giysi dolabının sizin bile varlığını bilmediğiniz bir köşesinde bulursunuz. 

Bu tip kaybolmalar her 2 tür için de yararlıdır: siz dolapta o bilmediğiniz köşeyi kullanabilirsiniz bundan sonra, kediniz de o günü her istediği yerine getirilerek, öpülüp koklanayarak krallar/kraliçeler gibi geçirir.

4) Bazı kedilerse size aşırı bağımlıdırlar. Yanlarından ayrıldığınızda hemen miyk’lemeye başlarlar. Ya da canları sevilmek, ilgi görmek istediğinde var güçleriyle miyavlarlar sabahın 3’ü 5’i demeden.

5) Kedi kakası ve çişi kötü kokar. Özellikle kısırlaştırılmayan kediler evin içine çiş ve kaka yaparlar ve bunların çişleri daha da kötü kokar. Ama sağlıklı ve kısırlaştırılmış kediler eğitilmeye bile gerek olmadan kutularına çiş kaka yapmayı ve çiş kakalarının üzerini örtmeyi bilirler (Eserlerinin üzerini örtüyorlar içgüdüsel olarak. Çünkü bu davranış, doğada düşmanlarının onların yerini bulmasını engelliyor). 

Minnoş’um TR’de yaşarken alaturka tuvalete tuvaletini yapıyordu (vallahi, yalan değil. Kendikendine öğrendi hem de bunu). Alafranga tuvalete bile alıştırılabiliyor kediler. Hatta, ben görmedim, ama bazı kediler sifon bile çekebiliyorlarmış (bu da şaka değil).

6) Kimileri sudan ölesiye nefret ederken, kimileri de suyu çok severler. Mesela Van kedileri yüzmeyi seven evcil kediler olmalarıyla ünlüdürler. Bunun yanında özellikle çeşmeden taze su içmeyi talep eden, küvetin dibine koyacağınız bir kaç parmak suda oynamayı seven, su kabının ya da alafranga tuvaletin içine faresini atıp sonra o fareyi çıkarmaya çalışan, buzla oynamayı seven, ille de akvaryumdan su içen kediler mevcuttur.

7) Buz deyince aklıma buzdolabı geldi. Değişik insan yemeklerine düşkün kediler vardır bir de. Mesela benim Minnoş’um naneli çayı çok sever. Minnoş’um ayrıca taze ve kuru fasulye, bezelye, bamya, karnıbahar, peynir, dondurma, süt türü daha sağlıklı şeyleri severken -benim gibi- Maviş’imse her çeşit abur cubur sağlıksız şeye bayılır -tabi ki eşim gibi!!- Yumoş’sa kedi yemekleri dışında hiç bir şey yemez!

8) Bazı kediler televizyon izlerken kucağınıza, yanınıza ve hatta sırtınıza otururken bazıları kendi özel tahtlarında oturmayı talep ederler. Kimi yatakta ayaklarınızın ucunda, kimi başınızın ya da göğsünüz üzerinde, kimiyse yorgan altında ve bacak aranızda uyumayı tercih eder. Bir de hasmetbeaplarının, eğer sabah uyandıklarında tabaklarında yemek bulamazlarsa, burnunuzu ısırma ya da miyavlayarak sizi uyandırma hakları vardır. (bizim evde kocanın burnu ısırılıyor :=)

9) Nerede ne iş yapıyor olursanız olun, kedilerin gönlü sizi yanlız bırakmaya elvermez. Mutfakta yemek yaparken bankonun üzerinde, tuvaletinizi yaparken ayak ucunuzda,  duş alırken duş perdelerinin arasında, uyurken yanınızda bir yerlerde (demistik zaten), hararetle önemli bir şeyler okumaya çalışırken okumaya çalıştığınız şeyin tepesinde, balıklara yem verirken akvaryumun üstünde, yemek yerken tabağınızın hemen dibinde vs.  

10) Siz bilgisayarda önemli bir şeyler yazarken klavye üzerinde yürüyerek işinizi kolaylaştırmaya çalışmaları, kedilerin ne kadar 'insansever' olduklarına bir başka kanıttır.

11) Kediler sportif hayvanlardır; balıklarin aksine. Kimisi evdeki tek kale futbol maçlarında forvet olmayı severken (Minnoş), kimisi de kaleci olmayı tercih eder (Maviş). Kendilerini enerjik hissettiklerinde, ki bu genelde siz yatmaya hazırlandığınız zamandır, kendi kendilerine duvarlara zıplarlar, birbirlerini kovalarlar ya da hayali fareler peşinde koştururlar. Ayrıca formlarını korumalarının bir diğer sırrı da, benden duymuş olmayın ama, sinek böcek türü haşeratlar peşinde hoplayıp zıplamaları ve sonunda onları afiyetle yemeleridir (Yumoş)

12) Diş fırçalanmasına, yıkanmaya, kulakların temizlenmesine, ilaç içmeye, tırnakların kesilmesine ısrarla karşı çıkıp gırtlaklanıyormuşçasına bağırmak, en önemli kedi özelliklerindendir. Bu arada, küçükten başlayınca alışıyorlar ve büyüdüklerinde daha fazla tolere ediyorlar bu tip işkence metodlarını; benden söylemesi...

13) Diğerlerinden fırsat bulup yemek tabağına kafasını aradan sokamadıysa yemek yemek için, patisiyle biraz yere mama döküp oradan yemeye çalışıyor kimisi. Ya da yuvarlak bir hat içinde top döndürmece oyuncağı'ndaki bir tek topu yetersiz bulup diğer toplarını  da o hatta sokuyorlar, döndürmek için (yani diğer topun oraya gireceğini biliyorlar ve girmesini istedikleri yere topu sokabiliyorlar!!). 

Patileriyle kapı, dolap açmayı biliyor kimisi. Bir pati kapının açılacak köşesindeyken kapının üzerinde ayağa kalk ve sonra kendini bırak. Sen asağı düşerken kapı da açılacaktır. Daha da kolayı kapının önünde miyavla durmadan, biri gelip sana kapıyı açar eninde sonunda  

Minnoş’um koltuğun falan altına faresini ya da benim silgimi attığında, koltuğa 90 derece diklemesine yatıyor yerde, gözlerini kırpmadan koltuğun altına bakarak. Biz de biliyoruz o zaman görevimizin koltuk altından fare/silgi çıkarmak olduğunu! 

Bu liste böyle uzar gider. Kediler hakkında konuşmaya başlayınca kolay susmadığımı biliyorum; susturulmazsam sonsuza dek konuşurum herhalde:)  O yüzden otokontrol diyorum ve burada bitiriyorum yazıyı. Ama bana birisinin benim burada yazmadığım, demek ki büyük olasılık bilmediğim cins kediler ve cins olmayan kediler arasindaki % 180’lik farkı ve ayrıyeten benim yine bilmedigim %99, %101 ve %181’lik farkları anlatmasını talep ediyorum.:) 


Veeee, şu an kalkıp yatağıma gidemiyorum, çünkü yavru kedilerden birisi ayaklarımı tırmanma postu zannedip kucağıma çıkmaya çalışırken, diğer ikisiyse kucağımda uyuyorlaaaar !!!

Kedi severlere sevgiler

NUR..... 

=^..^=

 

   
Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!
ÜYE OLMADAN ÇIKMAYINN!!!!!! Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol